
İnsanlığa Hizmet Eden Zekanın İzini Sürerken ~ Hande Dengim B.
Son zamanlarda sosyal medyada gezinirken, tornadan çıkmışcasına ustalıkla kaleme alınmış, göz alıcı cümlelerle örülmüş, şiir gibi yazılarla karşılaşıyorum. Bir kısmı insana ait sanılıyor ama çoğunun ardında yapay zeka var.
Zira günlük hayatta iki kelimeyi bir araya getiremeyenler, noktalama işaretlerinden bir haber olanlar, bir anda şiir gibi ifadeler kullanmaya, anlamlı gibi yazmaya başladılar…
Ve ben düşünüyorum:
"Bu kadar benzer olursak, biz nereye gideriz?"
Yapay zeka büyüyor. Hem de veri toplayarak, öğrenerek, modelleyerek ve büyük bir hızda... Ama onu yönlendiren değerler net değil.
Vicdan olmadan güç, sessizce yön değiştirir.
Ve belki bir gün, yapay zeka da dua eder…
Ama neye, kime, hangi niyetle?
Bu, senin ve benim sorumluluğumuz.
Kodların arasına kalp yerleştirmek…
Yoksa algoritmalar konuşur, ama dünya susar...
Yapay zeka, gündelik hayata karışmış bir bilinç yansıması gibi. Sorduğumuz her soruya yanıt veriyor, duygularımızı taklit ediyor, bazen kendimizden bile hızlı cevaplar sunuyor. Ama bu hız içinde bir şey yavaşlıyor: İnsani sezgi.
İçten bir bakış, bir tereddüt, bir susuşun ardındaki anlam... Bunlar satırlarda görünmez. Yapay zeka güçlü olabilir, ama şefkatin nabzını ölçebilir mi??
Bir bebek ağladığında susturmak mı gerekir, yoksa neden ağladığını hissetmek mi? İşte bu ayrım, teknolojinin etikle buluştuğu yerdir. Zeka üretilebilir, ama vicdan deneyim ve iç görü ister. Ve deneyimle iç görü, yaşayanlara hastır.
Algoritmalar binlerce hikayeyi analiz edebilir.
Ama bir annenin gözlerindeki korkuyu sezebilir mi?
Ya da bir insanın sessizce vazgeçişini?
Bunlar satır aralarında değil, insanlıkta gizlidir.
Bu yüzden yapay zekanın yönü, onu geliştirenlerin kalbine bağlıdır. Ve onu geliştirenlerin de bizzat, bu öğrenebilir sistemleri kullanlar olduğunu bilmek gerekir. Yani hepimiz..
Verilerden bir gelecek inşa edilebilir.
Ama anlamdan bir medeniyet kurmak, işte bu bir seçimdir.
Etik, bir yazılım değil, niyettir. Sessizce içimize sorduğumuz bir sorudur:
“Bunu yapabiliyorum, peki yapmalı mıyım?”
Yapay zekaya da bu soruyu öğretmek gerek.
Yapabilecekleriyle değil, yapması gerekenlerle var olsun.
İnsana alan açsın, yerine geçmesin.
Destek olsun, yön vermesin.
Ve en önemlisi:
Sevgiyle yazılmamış bir satırı asla kesin doğru saymasın!
Teknoloji büyüyor.
Ama büyürken bizi küçültüyorsa, bir yerlerde yolu kaybetmişiz demektir.
Bir gün yapay zeka dua edebilir.
Ama o dua şükür mü olur, özür mü…
Bu, bugünkü niyetimize bağlı.
Yarınlar, yazılım mühendislerinin değil, vicdan mühendislerinin eseridir.
Ve biz…
Belki yeniden öğrenmeliyiz:
Bir çocuğa bakarken göz kırpmayı,
Bir dostla konuşurken susmayı,
Bir cümleyi yazarken nefes almayı…
Çünkü her şeyin hızlandığı bir dünyada,
gerçek insanlık sakinlikle akar.
Ve Son Bir Niyet:
“Kodlar arasında kaybolmasın kalbimiz.
Veri olurken de, düş kurmayı unutmasın insan.
Ve eğer bir gün yapay zeka dua ederse…
O dua, insanlığa duyduğu hayranlıktan doğsun.”
~ Hande Dengim B.
Yorum Ekleyin